+90 505 669 06 23 info@docdrmahirkirnap.com
Tiroid Hastalıkları

Tiroid Kanseri

Tiroid kanseri, tiroid bezindeki hücrelerin kontrolsüz bir şekilde büyümesi ve çoğalması sonucu oluşan bir kanser türüdür. Tiroid, boyundaki kelebek şeklindeki bir bezdir ve vücutta metabolizmayı düzenleyen önemli hormonları üretir. Bu kanser türü genellikle boyunda bir kitle veya nodül olarak fark edilir.

Tiroid Kanseri Çeşitleri

 

Papiller Tiroid Kanseri: En yaygın tiroid kanseri türüdür ve genellikle yavaş büyür. Genç yaşlarda daha sık görülür ve genellikle iyi huylu bir seyir izler.

Folliküler Tiroid Kanseri: Papiller tiroid kanserinden sonra ikinci sırada gelen bir türdür. Daha genellikle orta yaşlı ve yaşlı kişilerde görülür.

Medüller Tiroid Kanseri: Genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan bir tiroid kanseri türüdür. Kalsitonin adlı bir hormon üretir. Diğer tiroid kanseri tiplerinden farklı olarak, iyotlu radyoaktif iyot tedavisine yanıt vermez.

Anaplastik Tiroid Kanseri: Bu tür, diğer tiroid kanseri türlerinin kötü huylu bir biçimde evrimleşmesi sonucu ortaya çıkar. Genellikle çok hızlı büyür ve tedavi zorlu olabilir.

 

Tiroid Kanseri Belirtileri

 

Tiroid kanseri, belirtilerini başlangıçta genellikle göstermeyebilen bir kanser türüdür. Ancak ilerlediğinde veya belirli bir noktaya ulaştığında aşağıdaki belirtiler ortaya çıkabilir.

Boyunda Şişlik veya Kitle: En yaygın belirti genellikle boyun bölgesinde fark edilen bir şişlik veya kitledir. Bu, tiroid bezinde büyümüş bir nodülün veya tümörün belirtisi olabilir.

Nefes Almada Zorluk: Büyümüş bir tiroid nodülü, solunum yollarını ve nefes borusunu sıkıştırabilir, bu da nefes almakta zorlanmaya neden olabilir.

Yutma Güçlüğü: Büyümüş bir tiroid nodülü, yemek yemekte veya yutkunmada güçlük çekmeye yol açabilir.

Ses Kısıklığı: Tiroid bezinin büyümesi veya tümörün sinirleri etkilemesi sonucu ses kısıklığı olabilir.

Kemik Erimesi: İleri evre tiroid kanseri, kemiklerde ağrı ve erimeye neden olabilir.

Boyundan Kulaklara Doğru Ağrı: Boyun bölgesinde ağrı, tiroid kanserinin bir belirtisi olabilir.

Kan ve Kolesterol Değerlerinde Değişiklik: Tiroid hormonlarındaki değişiklikler kan değerlerini etkileyebilir. Tiroid kanseri olan kişilerde kan ve kolesterol düzeylerinde değişiklikler görülebilir.

Yorgunluk: Tiroid hormonlarının dengesizliği, yorgunluk ve halsizlik hissine neden olabilir.

Kilo Değişiklikleri: Metabolizmanın etkilenmesi sonucu kilo artışı veya kaybı olabilir.

Sinirlilik: Tiroid hormonlarının düzensizliği, sinirlilik ve huzursuzluk gibi duygusal değişikliklere neden olabilir.

 

Tanı Nasıl Koyulur?

 

Tiroid kanseri teşhisi, kapsamlı bir değerlendirme sürecini içerir. Bu süreç, hastanın medikal geçmişinin alınması ve fizik muayene ile başlar. Ardından, aşağıdaki yöntemler kullanılarak daha fazla inceleme yapılabilir:

Biyokimyasal Tetkikler

Biyokimyasal tetkikler, tiroid fonksiyonunu değerlendirmek için kullanılır. TSH, T4 gibi fonksiyonel hormonların seviyeleri ölçülerek tiroid bezinin işlevi hakkında bilgi sağlanır. Antikor çalışmaları, antitiroid peroksidaz (TPO), tiroglobulin tutan antitiroglobulin antikor, tiroid uyarıcı immunoglobulin (TSI) veya tiroid uyarıcı antikor (TSA) gibi testler de kullanılabilir. Ayrıca, serum kalsitonin düzeyi, serum tiroglobulin düzeyi (Tg) ve konjenital embriyonik antijen (CEA) gibi belirteçler de incelenebilir.

Görüntüleme Yöntemleri

Radyoizotop sintigrafisi, otonom bir nodülün tanınması, substernal guatr tanımlanması veya gelişimsel anomalilerin belirlenmesi amacıyla gerektiğinde kullanılabilir. Radyolojik incelemeler arasında düz grafiler, ultrasonografi, ileri aşamalarda MR ve CT taramaları bulunur. Özellikle ultrasonografi, tiroid bezini detaylı bir şekilde inceleyebilen yüzeysel bir yöntem olarak öne çıkar. Halo işaretinin kaybolması, solid lezyonlar veya hipoekojenite, heterojen ekopatoloji, düzensiz kenarlar, kalsifikasyon, bez dışına yayılım ve tiroid bezinin aynı ekoya ve kanlanmaya sahip olduğu lenf nodları gibi bulgular önemlidir.

Biopsi (İnce İğne Aspirasyon Biyopsisi – İİAB)

Tiroid bezi patolojilerinin tanısında kullanılan altın standart biyopsi yöntemidir. Bu yöntem, düşük risk taşır ve nodüllerin karakterizasyonu için önemlidir. İİAB, sert veya fiks olan nodüllerde, radyasyona maruz kalmış nodüllerde, hızlı büyüyen nodüllerde ve 3-4 cm’den büyük mikst nodüllerde önerilir. İİAB’nin sensivitesi %83, spesifitesi %92 olarak belirlenmiştir.

 

Tedavisi

Tiroid kanseri tedavisi, hastanın tümörün türüne, evresine, genel sağlık durumuna ve diğer bireysel faktörlere bağlı olarak belirlenir. Tiroid kanseri tedavisi genellikle cerrahi, radyoaktif iyot tedavisi ve tiroid hormon replasmanı içerebilir. Bazı durumlarda, kemoterapi veya hedefe yönelik tedaviler de kullanılabilir. İşte tiroid kanseri tedavisi için kullanılan temel yöntemler:

Cerrahi Tedavi

Tiroidektomi: Bu, tiroid bezinin tamamının veya bir kısmının cerrahi olarak çıkarılması işlemidir. Lobar tiroidektomi (bir lobun çıkarılması), subtotal tiroidektomi (büyük bir kısmın çıkarılması) veya total tiroidektomi (tüm bezin çıkarılması) şeklinde uygulanabilir.

Radyoaktif İyot Tedavisi (RAI)

I-131 tedavisi: Bu tedavi, tiroid hücreleri tarafından özellikle yakalanan iyotun radyoaktif formunu içerir. Bu, tiroid kanseri hücrelerini hedef alarak ve yok ederek tedavi etmeyi amaçlar. RAI tedavisi genellikle cerrahi sonrasında uygulanır.

Tiroid Hormon Replasmanı

Levotiroksin (T4): Tiroid bezinin çıkarılmasının ardından, vücut doğal tiroid hormonu olan tiroksini üretemez. Bu nedenle, hastalara ömür boyu tiroid hormon replasman tedavisi uygulanır. Bu tedavi, tiroid hormon seviyelerini normal düzeyde tutmayı hedefler.

Kemoterapi

Tiroid kanseri genellikle yavaş büyüyen bir tür olduğu için kemoterapi genellikle ilk tedavi seçeneği olarak kullanılmaz. Ancak ileri evrelerde veya diğer tedavilere yanıt vermeyen durumlarda kullanılabilir.

Hedefe Yönelik Tedaviler

Bazı tiroid kanseri türleri, hedefe yönelik ilaçlarla tedavi edilebilir. Bu ilaçlar, belirli hedeflere (örneğin, tiroid kanseri hücrelerinde aşırı ifade edilen genlere) odaklanarak kanser hücrelerini etkiler. Tedavi planı, hastanın durumuna ve kanserin özelliklerine bağlı olarak kişiselleştirilir. Tedavi süreci genellikle multidisipliner bir yaklaşım gerektirir, bu nedenle endokrinologlar, cerrahlar, radyasyon onkologları ve diğer uzmanlar bir araya gelerek en uygun tedavi planını oluştururlar. Tedavi sonrasında düzenli takip ve izlem de önemlidir.